2010 Kasım’ıydı.
Bir eğitim firmasından aradılar. Tekirdağ’da bir fabrikada eğitime gider misin dediler. Yeni yöneticilere temel teknikler anlatılacak. Demedim artık, ben eğitim yapmıyorum diye, Tekirdağ fikri ilginç geldi. Bayılırım keşfe. Akşam da kendime yemek için istediğim gibi bir yer bulurum dedim. Yaşasın antenlerim.
Fazla bastırmadan gittim. Gayet mütevazı bir otel ayırtmışlar. Takılmadım. En azından merkezi. Akşamüstü resepsiyondaki çocuğa hadi bir mekan öner dedim, gerçekten salaş meyhane istiyorum. İskelenin ucunda bir tane var galiba dedi. Emin bile değildi.
Upuzun bir iskelesi var (bilmem hatırlıyor musunuz, bir araba orada feribottan çıkarken denize düşmüştü). Tek başıma yürüdüm.
Meyhane, ışıksız, ölgün bir yer. Yanına kadar gitmedikçe anlaşılmıyor. Oturdum kenarda küçük bir masaya, keş dayılar gibi. Rakıyı hesaplamıyor, özellikle bırak masada demedikçe bir büyükten koyup koyup getiriyor. Hemen havaya girdim, öyle ne mezeniz var falan yok, kafasına göre getirip koyuyor zaten, üçüncü boyutta gibi bir yer. Sanırım müşterileri tırcılar falandı, safi erkek. Bir tek fantezi yaptım, kızartmalık küçük balıklardan az az yaptırsana dedim. Komik bir hesap ödemiştim.
İnanır mısınız, yediğim en güzel yemeklerdendi. Nasıl keyif aldım. Sonra mis gibi serin bir kış gecesinde o upuzun iskeleyi yürüdüm. Otel iki adım zaten.
Vurdum kafayı yattım.
Ertesi gün eğitimime başladım.
Bende bir tuhaflık. Kendi sesim kulağıma uzaktan geliyor. Gittikçe kötüleşiyorum. Nasıl uykum var.
Gün çok zor geçti.
17.00 civarı bitirdim. Dönüş vakti.
Halim berbat. Gözlerim kapanıyor. Bir de acayip sis bastırdı. Hayatımın dayanmasıydı. Ara ara çok yavaşladım ama bir sakatlık olmadan geldim. Unuttum şimdi gece kaçta ulaştığımı.
Ertesi gün baktım olacak gibi değil, gittim bir hastaneye. Teşhis kondu: Zatürre. Ateşim 40!
Bir gün önce öyle eğitim yapmışım. Tekirdağ’dan öyle dönmüşüm.
O günlerde çalıştığım bir odanın klimasından, benden önce hasta olan birisinden geçmişti.
O kadar hastalık ve ilaç bilmez ki vücudum, bir haftada falan iyileşmiştim.
Ne yazık ki, motosiklet hayatım öyle son buldu. Doktor iki şeye dikkat et demişti: Bundan sonra sigara dumanı soluma, ciğerlerini üşütme.
Tekirdağ’daki o tırcı meyhanesinin zevkini (kapanmış gitmiş, sordum) ve ertesi günkü dönüş ızdırabını hiç unutamam.