Hâlâ gizemli konudur: Ne yapar bunlar değil mi? Şimdi size tarz yapacağım: Yazıyı bina gibi modüler inşa edeceğim.
KABUL EDİLMİŞ GERÇEKLER (POSTÜLALAR)
- Küçük gruplar içinde alınan kararlar, grup bireylerinin ortalamada uzlaşması değildir. Grup kararı, -grup psikolojisi nedeniyle- bireyin kararından daha temkinli veya daha aşırı olabilir.
- Gruplarda mutlaka bir karar verilmesi gereken durumlarda, bir karara varmak, o kararın ne olduğundan daha çok önem kazanabilir.
- Grup, uzlaşmaya varma çabasından ötürü, kişisel yargıların kalitesinin düşmesine yol açabilir (Kağıtçıbaşı, İnsan ve İnsanlar, 1999, sh.304).
YENİ TÜRK TİCARET KANUNU MADDE 367
Esas sözleşmede öngörülecek bir hükümle, yönetim kurulu, yönetimi kısmen ya da tamamen, bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişilere devretmeye yetkili kılınabilir. (…) Yönetim devredilmediği takdirde, yönetim kurulunun tüm üyelerine aittir.
YÖNETİM Mİ, YÖNLENDİRME Mİ?
Yönlendirmek; hedefleri/performansı belirlemek ve denetlemektir. Yönetim kurulunun sorumluluğu aslında yönlendirme ve denetleme ile sınırlı kalmalıdır.
Yönetim kurulları denetleyerek yönlendirir. Bu, prosedürel bir denetim anlayışı değildir. Kurumsal hedeflere ulaşma da iç denetim fonksiyonunun içine girer.
SONUÇ
1- Grup olarak artık yönetim kurullarının eski anlamı kalmadı. Tek tek içindeki bireylerin katma değeri daha önemli.
2- Yönetim kurullarının işletme körlüğüne kapılmaması lazım, onun için erken uyarıcılara ihtiyacı var (iç denetim ve finansal tablolar).
3- Yönetim kurullarının misyonu sadece kurum hedeflerini belirlemek ve değerlendirmektir. Bu o kadar önemli ki, sırf bu yüzden başka sorumluluklarla gölgelenmemesi gerekir. Bu yüzden yönetim kurullarının yönetim komitesine (icra kurullarına) dönüşmemesi gerekir.
Modern yönetim kurullarına, isterseniz, bir stratejistler grubu olarak bakabilirsiniz.
“Yan gelip yatma yeri”, “emekli yuvası” değil yani.