Başlığın anlamında tam anlaşalım.
İstek peçetemde şöyle diyordu: “Yeni neslin, yöneticilerinden daha bilgili ve öngörülü olduğu durumlar“.
Bu bir anti yazı.
Sorunları değil, yeni neslin iş hayatında anlaşılmayan üstünlüklerinden bahsedeceğim.
Durum şu:
Olumsuzu zart diye söylüyorlar. Bet muhabbetçi şeyler. Çünkü görüp söylememek onlar için vakit kaybı, zayıflık. Kendini inandırma yok. Lafı dolandırma yok. İstediğiniz gibi kızabilirsiniz; zevzek ya da kurum bağları yok diye. Ama zihin açmıyorlar mı? Dedikleri acımasızca gerçek değil mi?
Şaşırtıcı derecede basit ama doğru gözlemleri var. Tabusuz düşünebilme alışkanlıkları olduğu için, zihinlerinin kalıpları yok. Bunu bir özellik olarak dahi görmüyorlar, ‘ne var işte bak gör’. Onun için arada ne gördün demekte fayda var.
Hiçbir işi gözlerinde büyütmüyorlar. Hani şu meşhur ‘sıkıntı yok’. İşin ilginci halloluyor da. O bölüm benim için gizemli ama nasıl oluyorsa oluyor. Bir nevi doğaçlama iş bitiricilik.
Değişimi çok kolay kabulleniyorlar. Umursamıyorlar gibi. Ya da kolay uyuyorlar. Bu da koşullara karşı sağlamlık demek. Onların doğal habitatı değişim. Yeni bir şeyi benimsetmek için uğraşmak zorunda değilsiniz.
Eksik anlama pahasına hızlı kavrıyorlar. Öğrenme tarzları yaparken öğrenme. Deneme-yanılma. Hata önlemlerini almak şartıyla bu kurumsal çeviklik demek.
Toplumsal kompleksleri, eğitim travmaları yok. Onlardan, ortaya, sade, dertsiz, yönetici gibi olmayan yöneticiler çıkıyor. Pragmatik ve insanî bir durum.
Ve kendilerine bu kadar uzak, eski usul yöneticileri gene iyi çekiyorlar.