Şimdi hukukî bir kavramı tamamen farklı bir gözle analiz edeceğiz. Amacım, makul şüphenin kavramlaştırmasını daha derine indirmek. Buna düpedüz hukuki laparoskopi (delik açarak kapalı ameliyat tekniği) olarak da bakabilirsiniz. Kalem genişliğinde bir yerden girdikten sonra (ki bu AİHM yaklaşımı ile olacak) saf sosyal psikolojinin içinde dolaşacağız.
Sonuçta Hukuk’taki dersimden bir dal sunuyorum size.
Hukukçu olmayanların da okuyacağını varsayıp herkesin anlayacağı şekilde ilerleyelim.
Ceza yargılamasında 4 çeşit şüphe vardır: 1- Basit şüphe (bir izlenim veya ihbar), 2- Makul şüphe (varsayım), 3- Yeterli şüphe (kamu davası açmak için yeterli olan ihtimal derecesi), 4- Kuvvetli şüphe (somut delile dayalı şüphe, ya da kanunun kullandığı terimle umma).
AİHM; ev, işyeri, eşya ve kişinin üzerinde arama yapılabilmesi için “(…) objektif bir gözlemciyi inandırabilecek olayların veya bilginin varlığını” şart koşmakla kuvvetli şüphe derecesini gerekli görür. Varsayımı yeterli görmez. İsterseniz orijinalinden okuyun: “(…) apparent facts discovered throught logical inquiry that would lead a reasonable intelligent and prudent person to believe.”
Makul şüphe, varsayım demek. Varsaymak, önyargılarımızla karışık mevcut tutumlarımız demek. İki çeşit önyargı var: Görünür ve gizil önyargı (yanlış yazmadım, gizil ~ baskılanmış). Kağıtçıbaşı’nın ifadesiyle devam edeyim (Günümüzde İnsan ve İnsanlar, Sosyal Psikolojiye Giriş, 2010, 12. basım, sh. 135 vd): “Gizil önyargıda, önyargılar ve ayırımcılık şekil değiştirmiş ve daha sinsi bir hal almıştır. Bazen önyargının ortaya çıkması için ortam engel teşkil edebilir. Davranışın ortaya çıkma etkenlerine, sonuç hakkındaki beklentileri de ekleyebiliriz. Sonuçta; ortam, alışkanlıklar ve beklenti aynı doğrultuda oldukça, buna uygun davranışın ortaya çıkma ihtimali daha yüksektir.”
Tercüme edeyim: Makul şüpheden dolayı arama görev ve yetkisini kullanacak olan polisin görünür veya gizil önyargıları olabilir. Ortam (siyasi diye okuyun) ve aramadaki davranışlarının sonucu hakkındaki beklentisi (savcıların ve mahkemelerin tutumu) de destekliyorsa, önyargılarının doğrultusunda davranma eğilimi daha artacaktır.
Hukuk için kara günlerdeyiz derken yanlış mı?