1995.. Sokağa indiğim yıl.
Refleks olarak ilk akla gelen ortaklıktı.
Hata 1
Çünkü o evlilikten zor bir iş. Hele mükemmel uyum gerektiren danışmanlık gibi bir meslekte. Tanımı olmayan bir sync (hareket uyumu mu demeliydim?) gerektiriyor. Geçmişler, bilgi düzeyleri farklı olabilir ama akort olmalı. O zamanlardaki ortağımın bana hiçbir kastı yoktu, sadece farklıymışız. Belki ev arkadaşlığı gibi, yalnız fizikî olarak ofisi paylaşsaydık sonuç başka olurdu. Medenîlik başka şey, düzgün ayrıldık.
Ama gene de şunun cevabını bilmiyorum: Kendi başıma sürdürmek için ısrar etmem doğru muydu?
***
Bazen yorucu bir eğitim gününün sonunda dinlenirken küçük bir içki koyup düşünürdüm, kaç sene bu işi yapabilirim? Devamı ne olmalı? Şimdiden nasıl hazırlanabilirim? Sonra o ayın finansal derdi bastırır, düşünceler de ertelenir giderdi.
Hata 2
Çünkü geleceğe hazırlanmadım. Tek başına çalışıp kazanmanın bir matematiği var; ya masrafları azaltacaksın, ya gelirini artıracaksın. Aylık -kaliteyi düşürmeden- verebileceğim eğitim saatı belli. Günlük eğitim bedelleri belli. Tek yapacak şey, yanımda başkalarını çalıştırmaktı. Onlar üzerinden kazanabilirdim. Bunu istememek, büyümeme ve daha çok kazanamama döngüsüne girmek olmuş.
***
İkinci ofisim için doğru bir tercih yaptım; müstakil ev. Danışmanlığa ve eğitime çok yakışıyor.
Hata 3
Madem ortamımla da markalaşmak istiyorum, yapsana 8-10 yıllık bir kira sözleşmesi. Bakkal bile yerinden çıkartıldığı zaman müşterilerini kaybediyor. Üstelik taşınmanın getirdiği büyük bir maliyet var. Mesleğimin geleceğini, ev sahibesinin keyfine bırakmışım.
***
2001’de 22 banka tasfiye edildi. Tam bir çöküş yaşadık. Öngörülebilirdi, öngörülemezdi başka konu. Ama hazır değildim. Şubat-Haziran 2001 arasında bütün yıllık eğitim anlaşmaları askıya alındı. İşlerim tamamen durdu. Yanımda çalışanların ücreti, tazminatı, kira, giderler.. onlar durmadı. Home ofise döndüm; herkes gitti.
Hata 4
Nerede B planı? Nerede bir süre dayanma hazırlığı? Nerede iş yapma biçimimi tamamen değiştirme hedefi?
Kalite, geleceğimdir derdim. İyi de, bunu hatırlayan insan kalmayınca geçmişin ne önemi var? Üstelik talep de değişmişti: Kaliteli değil, ucuz olması önemliydi artık.
2002’yi takip eden yıllarda başka bir dönem başladı. Yeni bir nesil iş hayatına girdi. Ben alışmışım kendimi anlatma gereğinin olmamasına. Eğitim bölümlerinde karşımdaki uzman, bize kendinizi anlatır mısınız, neler yaptınız bundan önce diyor.
Gücüme gitti.
Bunu öngörmeliydim. O dönemi daha sarsıntısız geçirmeliydim.
***
Ne kaldı bunca yıl serbest çalışmandan deseniz.. durmadan ödediğim bin çeşit öldürücü vergi, âniden sistem dışına çıkan bir sürü insanın ismi, eğitim yaptığım 22.000 kişiyle yaşanan (evet hesaben bu sayı çıkıyor) yığınla anı.. Budur.