Önce bu seneki hakkında birkaç söz.
En hoşuma giden şey: Birazcık zorladığınızda, samimi güvendiğinizde, insanların uçması. Kendi çıtalarını, inişi olmayan biçimde yükseltiyorlar. Bunu bana atfediyorlar, yanlış. Belki slaytların tasarımında veya sunum tarzlarında teknik bilgimi paylaştım ama bu önemsiz. Kendilerini aşmalarıyla beni şaşırtmalarını seviyorum.
Fazlasıyla bu yaşandı bu sene.
Ama en zoru neydi biliyor musunuz? Sunumları kısaltmalar. Özleştirme. Bir lokmacık hale getirme. Konunun tam odağına dalma. Tekrarlara düşmeme. Yanar döner sözcükleri ayıklama. Herhalde en çok kullandığım söz şu olmuştur: Gereksiz, at!
Gelelim gelecek yıl için hayalime.
Alper, Tanyer, Didem.. (bundan sonra Aziz Emre ile de)
Onların gücü, değişime cesaret etmekten geliyor. Geçmişte hep önceden görmüşler. Göze almışlar. Korkmamışlar.
Madem öyle, benim Liderler Kahvesi için hayal ettiklerim de herhalde onlara tanıdık gelecektir.
Emaneti aldım; zevkle seyretsinler şimdi.
Ben diye konuşuyorum ya.. çünkü şimdilik yalnızım. Buralar hep ‘biz’ olacak bir süre sonra.
Hele ‘onları’ bulayım.
Beklemeyeceğim resmi başlangıcı, başladım bile zihnimde.
Kocaman bir insan yelpazemiz olacak; İK’cı olmayanlar dahil. Her türlü işten. Farklı bir şey yapacağım bu defa; önceden iyi tanımalıyım. Onun için konuşacağız. Dinlemem, anlamam lazım. Hani o benim görüşmelerden.. Twitter’dan sanal olarak iyi tanıdıklarım var, belki onların da gönüllülerinden keşifler çıkar. Ekip-konu eşleştirmelerini müthiş yaparız sonra.
Gene tek başına yürümek isteyenler welcome. Bundan önce katılanlar welcome. Dedik ya, orası bir ‘var olma özgürlüğü yeri’.
Ayşe Kirman ve Zeynep Gürorman.. Sizinle işimiz ciddi; bu defa tüm sahne yönetimi sizde olacak. Baştan sona sunucusunuz. Kaliteli, akıllı, uyumlu iki insan.
Konu başlıklarında uçacağız. O sunumlar, birer yüksek lisans tezi kalitesinde olacak. Her birinin kaynakçası bile olabilir sonunda. Dayanaksız, bilimsel yöntemlerle araştırılmamış bilgi yok. O emekler sonra bir kitaba dönüşebilir.
Kusursuz fırtına gibi sunumlar olmalı. 15 dakika bize bir asır. Dakikalarla oynayacağız. İyice düşüreceğiz süreleri. Tempo, dinleyenin kalbini hızlandırmalı. Gözünü ayıramamalı.
Çalışma yöntemimiz çok önemli. Dibine kadar uzaktan teknoloji. Ve tabii gene haberleşme panosu WhatsApp grubumuz olacak. Gene oraya yazmak yok. Orası sadece okumak için. Benim! Tertemiz bir akış olmalı. Proje bitsin, herkesindir. İsteyen oradan dostlukları sürdürür.
Bize kocaman bir salon gerekecek. Podyum da. Keşke ana oturuma taşınsak. Ses, görüntü, görsel, kreatif desteğimiz olmalı. Bulur MCT bize. Kolay.
Tam bir sinema formatında olacak tasarımımız. Senaryomuz, storyboard’umuz, sekanslarımız, kurgumuz, belki dış sesimiz ve soundtrack’imiz, flashback’lerimiz, sunumlarda cut’larımız, görüntü yönetimimiz olacak. Halledeceğim.. olacak.
Zirve içinde zirve olalım. Müdavimlerimiz olsun. Çünkü biz değişim ihtiyacının somut adı olacağız. MCT ekibi gene gördü.
Ben de en önde, en kenardaki koltuğumda oturup tadını çıkararak seyredeceğim.