Ya 97, ya 98. O günlerin popüler bankalarından birinin GMY’si aradı, gel Ahmet dedi, sana bir özel sipariş işimiz var. Ben sokak kedisi olmadan, birkaç yıl öncesine kadar, zaman zaman fikir alışverişimiz olan bir meslektaş.
Kıyafet, bankalarda hep dert bir konudur. O yıllarda başka bir banka, reklam ajansına bir video kaseti (evet yanlış okumadınız, şubelere kasetler gönderilirdi, alın izleyin diye) yaptırtmış ‘dress code’la ilgili. İçinde de, metin yazarının, ‘her sabah duş alın, deo kullanın’ diyeceği tutmuş. Aman efendim ne magazin geyiği dönmüştü o günlerde piyasada, güya bunu bize hatırlatmaya ne gerek var demiş insanlar, çok bozulan olmuş, genel müdür özür dilemiş, videoyu geri çekmişler.
Bana söylediği aşağı yukarı şuydu: Sen bu işleri bizzat yaşamış insansın, bul bir prodüksiyon şirketi, bize bir giyim videosunu kendi gözetiminde hazırlat. Sana yetki veriyoruz, hâkim ol duruma, öteki bankada yaşanan gaf başımıza gelmesin.
Peki dedim, kolay.
Hazırlattım. İyi bütçe vermişlerdi, sorunum olmadı.
‘Teaser’ (ön tanıtım) gibi bir şey oldu.
Seyrettiler, sonra bizimki dedi ki, ‘bence bu amacımıza yetmeyecek, daha iz bırakacak bir etkinliğe dönüştürmeliyiz, videoyu kendin yapacağın bir eğitimin içine gömebilir misin?’
Hatta abarttılar; başka şeyler de ekle eğitime dediler, mesela önemli bir müşteri iş yemeğine davet edildiğinde neler bilmek gerekir? Mönüden nasıl yemek kombinasyonu yapılır? İçki içiliyorsa, hangi içki hakkında ne bilmek gerekir? Hedef kitleyi de belirlediler: Özel bankacılık müşteri temsilcileri. Sınırlı bir kitle.
Ona da tamam dedim.
Bu konular zaten özel hayatımda ilgi alanım. Bildiğim şeyler. Sohbet gibi anlatıyordum.
Eğitimin adını ‘kişisel imaj’ koyduk. Birlikte öyle karar verdik. Amaç, kıyafet konusunu kamufle etmek. Bir daha o kötü tecrübe yaşanmasın, millet tepki göstermesin diye.
Başladık. Eğleniyorum. Skoç viskinin tarihçesinden giriyorum, şaraptan çıkıyorum. İçkilerin/yemeklerin kendi öyküsü var, sohbetlik malzeme bol bende.
Grubu bitirdik, devam et dediler, şube müdürlerine de anlat.
Yapıştı mı üstüme kişisel imaj?
Hiç hoşlanmadım bu gidişattan. Ben kim, giyimde ahkam kesmek kim? Ne böyle bir temelim var, ne iddiam.
Amacımı aştı yani yaptığımız. Ben kişisel imajla falan hatırlanmak istemiyorum.
Bu arada hemen replikalar başladı tabii. Onlarla rekabete falan da niyetim yok benim.
Bir süre sonra kestim. Tamam bitti dedim.
Özel bir projeydi, bu kadar.
Bugün düşündüğüm zaman hâlâ pişmanlık duyarım, o 1-2 yıl nasıl bulaştım bu kişisel imaj işine? O anda anlatma keyfine kapıldım.
Şimdi anısı bile rahatsız ediyor.
Pt,g. dedi ki:
2003-2004,,, Sıkı bir “assessment” sonrası kurumda geleceğin yıldızları seçildi… Bir sürü “özelleştirilmiş” eğitim alıyoruz. Sonra bir “imaj danışmanı” atadılar… Danışman bir sınıf içi eğitim sonrasında tek tek evlerimize misafir oldu.. “Sadece senin değil, eşinin de imajını tamam edeceğiz” diyerek gardrobumuza daldı. “Bu olmaz, bu eski, bu uyumsuz, bunun modası geçti” vs nidalarıyla dımdızlak bıraktı bizi. Sonra oturdu bize bir liste yaptı…Olmadı bir de benimle alışverişe çıktı… Uleyn zaten zar-zor geçiniyoruz, imaj yapacağız diye tüm yıl taksit taksit çula çaputa harcadık. Eşimden yediğim fırçanın da haddi hesabı yok tabii…