Kişisel gelişim kitaplarının ve eğitimlerinin içinde boğuluyoruz. İK’cıların ikilemi: İnkâr mı, ret mi?
Madem her defasında dolgusuz ve kısa yoldan konuşuyoruz, hadi bu defa da 5N1K’dan gidelim. Maksat analitik bir bakış olsun.
“Ne?” Kişisel gelişim eğitimlerinin konusu tutum veya davranış geliştirme/değiştirmedir. Tutum geliştirme, planlı yapılmak istendiğinde en zor şeydir. Kaç aşamadan geçmeniz gerekir. Karşınızdaki algısını kapatmayacak, ona hiç bilmediği yeni bir bilgi yükleyeceksiniz, bu bilgi zihinsel tutarsızlığına yol açarsa direnmeyecek, yeni bilgiyi proses ettikten sonra mevcut tutumuyla yer değiştirmeyi kendi isteğiyle kabul edecek. Veya ona beklenen bir davranışı anlatacaksınız, o davranışı neden yapması gerektiği konusunda sıkı bir gerekçe vereceksiniz, gönüllü olmasa bile isteneni yapmayı anlayacak ve kabul edecek.
“Ne zaman?” Kişisel gelişim bilgilerini durup dururken verirseniz kendinizi bile inandıramazsınız. Ya kültürel sorunlar belirlenmiş olacak, ya önemli hatalar ve müşteri şikayetleri bununla ilişkilendirilmiş olacak, ya çok net değişim sebepleriniz olacak (CEO değişimi veya satılma/birleşme gibi).
“Nerede?” İnsanları sınıflara tıkıp anlatırsanız -yetişkin eğitimi tekniklerine uymadığı için- muhtemelen ters tepecektir. Bu gibi yaşam deneyimlerinin tercihen sahada/gerçek hayatta/gerçek zamanlı yaşatılması gerekir.
“Nasıl?” İnsanlar bu gibi bilgilere o kadar doymuş durumda ki, fanatikleri dışında çoğu insan artık hevesini kaybetti. Onlara anlatacak yepyeni formatlar bulmak gerekir. Kısa, eğlenceli, basit, anlaşılır, gerçekçi, onların gerçekleriyle ilişkilendirilmiş. Bunun anlamı yeni eğitim formatları demektir. 40-50 dakikalık profesyonel konuşmacı sunumları, gerçek olay debrief’leri, spontanite eğitimleri, psikodramalar..
“Neden?” Kurumsal hedefleri bireysel hedeflere indirmek için.. Bazı davranışları benimsetmekten başka yol kalmadığı için.. Stratejik olarak öyle gerektiği için.. (Mesela yöneticilerin geri bildirimleri, çıkış mülakatları, toplantı alışkanlıkları).
“Kim?” Bu kadar yapılması zor bir şeydir ki ancak özel yeteneği olanlar yapabilir. Dolayısıyla ne iç eğitmenlerle olur, ne de tanımadığınız dış eğitmenlerle. Bu eğitimleri bir nevi ‘kişiye münhasır’ (kişiye özgü) sayabilirsiniz. Kimin bu eğitimleri yaptığı, bazen içerikten bile daha önemlidir.
Sonuç. Kişisel gelişim eğitimlerinin ‘operasyonu’ artık çok deneyimli kişilerin planlaması gereken bir uzmanlık konusudur. Kullanım alanı daralmıştır ve yöntemleri değişim geçirmiştir.
Kişisel gelişim kitapları ise sadece meraklısına hitap eder. Kimseyi okumak için zorlayamayız ve kurum içi eğitimlerde onlardan yarar beklemeyiz.
Kişisel gelişim artık kulvar değiştirdi, bunun en başta İK’cıların farkında olması gerekir.
Gazanız mübarek olsun.
Suat dedi ki:
Aklımdan “kişisel gelişim nereye kadar” diye geçirirken bu yazınıza rastladım.
Gerçekten bir doygunluk oluşmuş durumda.
Yazınız güzel olmuş…