Peçetede yazılanı aynen söylüyorum: “Sistematik bir kamuflajla çalışıyor gibi gözükme sanatı”. Bundan bir yazı çıkar mı diyeceksiniz, çıkar, çünkü buzdağının altı var.
Önce suyun altı.
Birisinin şu çıplak gerçekleri söylemesi lazım.
• Süreç, günlük hayatta var olmayan bir kavram. Onun yerine; pek okunmayan prosedürler, alışkanlıklar, yönetici tarzları vardır. Yani bir işin nasıl yapılacağı genellikle açık değildir; fiilî durumdan (gerçekte yapılandan) çıkar.
• Orta düzey yöneticiler bir şey yönetmez. Onlar da öteki insanlar gibi çalışır. Herkes işine bakar. Sorunları, hepsinin üzerinde birisi çözer. Ortalar bir bütündür.
• İş yükü, norm kadro, verimlilik sadece mavi yakalılarda olur. Beyazlarda bunlar alışılmadık şeylerdir; hatta zihinlerin arkasında kimse bunların ofis ortamında yapılabileceğine inanmaz.
• Performans bir illüzyon. Senaryosu ve replikleri vardır. Sahneleme dönemleri olur. Seyircisiz oynanır geçilir. Bir şey ölçmek için değildir, gelenektir, adettendir.
• Yönetsel konuların yarıdan fazlası; satış rakamlarının içeriye yansıyan sonuçları, müşteri sorunları ve yazılım gibi teknik konulardır. Yönetim, kendi çocuklarıyla ilgilenmez. İlgilense de zaten çözemez çünkü onu aşar; sorunlar neredeyse psikolojinin alanına girer.
• Günlük akış içinde iki şey olağan dışı harekete sebep olur: Bir olayın patlaması ve kültürler. Kalan zamanlarda, bir ofis çalışanı ne kadar çalışacağını kendisi belirler.
Anormalin meşhur tanımını bilirsiniz: Genel örneğe, alışılmışa aykırı olan, standartlara uymayan. Tabii ki normal de Latince’den, norma kökünden: ‘Pattern’, ‘modele göre’.
Yani bu durumda normal olan kamuflaj.
Ömer Öztürk dedi ki:
Frekans tutunca daha başlıktan sonu anlaşıldı. Bir de kara basıp iz bırakmayanlar var. Başka gün de onları yazın lütfen.