Orhun taş yazıtlarında, eğitim ihtiyaç analizi için yöneticilere -bir form göndererek- ne eğitimi yapalım diye sorun onlar söyler diyormuş, böyle köklü bir gelenek yani!
İhtiyaç analizi karmaşık, biraz uzun, zahmetli bir süreçtir ama her şeye rağmen herkese geniş spektrumlu aynı antibiyotiği vermekten çok daha yararlıdır.
Veri kaynaklarına ineyim.
1- Satış/pazarlama, biraz sularına gidip onların dilinden konuşursanız, müşterilerin ne istediğini size anlatır. Yeter ki satır aralarını kaçırmayın. Anladığınızı teyit edin. Buradan bol malzeme çıkar.
2- Müşteri şikayetlerini ilk ağızdan duymak istiyorsanız, -biraz sıkıcı ama- call center kayıtlarını dinleyin. Her şey orada yatıyor.
3- Genellikle performans değerlendirme sonuçlarına güvenilmez ama gene de resmen var olan sisteme ayıp olmasın, oradan da belki ipuçları çıkar.
4- Çeşitli vesilelerle yapılan kurum içi tutum araştırmaları mükemmel bir veri kaynağıdır. Mesela çalışan memnuniyeti anketleri. Ya da kurum kültürü envanterleri. Geri bildirim anketleri.
5- İnatçı operasyonel hataları da bulup çıkarmak pek zor değil. Ne eğitimler çıkar oradan.
6- Süreç iyileştirme/geliştirme çalışmalarının sonunda insanlara anlatılacak önemli yenilikler olur. Yeni ‘beklenen davranışlar’, yeni ‘prosedürler’.
7- İç denetim hatta teftiş raporları tek başına bir eğitim ihtiyacı veri deposudur.
8- Satış ve büyüme hedeflerinin (planlı veya beklenmedik işe alma planları) izdüşümü, yeni gelenler için eğitim ihtiyacıdır.
9- Büyük kurumlarda, terfi ön koşulu olan standart bilgi eğitimlerini en önemliler arasında sayarlar.
10- Deloitte’in son raporunu hatırlayın: Yetkinliklerin yarı ömrü 2-3 yıl. Yani durmadan yenileri geliyor. Tam bu noktada ‘eğitim şart’ değil mi?
Bütün bunlardan sonra hâlâ arkaik yöneticiye sorma yöntemine gerek yok.
Onun için sonsözü başlığa taşıdım. Başka söyleyeceğim yoktur.