(Danien Chazelle’in Oscar adayı filmi Whiplash’daki jazz maestrosu karakter. Filmi seyretmemiş olsanız da, bunun, yazıyı anlamanıza engel olmamasına çalışacağım.)
Konumuz, bir değerin doğruluğunun tartışılması: Adanmışlık boyutunda çalışmak etkili bir başarı yöntemi midir? Ve başkalarını buna zorlamaya etik olarak hakkımız var mı?
Bunun ucu, Çin kökenli Amerikalı hukuk profesörü Amy Chua’nın 2011 yılında yazdığı ‘Battle Hymn of the Tiger Mother’ kitabının üzerindeki büyük tartışmaya kadar gider. ‘Tiger mom’ stili ebeveynliğe inananlar ve karşı çıkanlar, daha birkaç yıl önce Amerika’yı ikiye bölmüştü.
Maestro Fletcher de tam bunu yapıyor.
Eziyet boyutunda öğrencilerini daha iyiye zorluyor. Çıtayı neredeyse imkansıza çıkarıyor. İnsanların ruhlarını darmadağın ediyor.
‘Yanlış bu’ demek çok kolay. Ama aynı Fletcher, başarılı bir eski öğrencisinin öldüğünü duyduğunda ağlıyor.
En iyi performansa ulaşmak için takıldığı bir noktayı saatlerce tekrarlatacak kadar kendini kaybedebiliyor.
Tam 9’da başlayacağız demişse, salise 9’un üstündeyken sınıfa giriyor.
Bir enstrümanın ayarsızlığını koskoca orkestranın içinde duyacak kadar yaptığı işe hâkim.
Tarzından dolayı işini kaybetmiş olsa bile, 19 yaşında öğrencisine, insanları -hak etmedikleri halde- kırmadan teşvik etmek için ‘iyi olmuş’ demenin herkesin kaybetmesi demek olduğunu anlatıyor.
Ve en öfkeli olduğu anda bile iyi performansı gördüğünde dayanamayıp yine öğretmeye başlıyor.
Fletcher’ları bir kalemde silip atamazsınız. Onlarınki tek doğru olmadığı gibi, özgürce kendi inancıyla çalışıp başarmak da tek doğru değil.
Onlar zararlı insanlar değil. Sadece yöntemleri farklı. Başkalarını yaralarken kendilerini de yıpratıyorlar. Hep var olacaklar. Hep ilerletecekler. Hep tartışılacaklar.
Not: Bu yazıyı aslında kendimi düşünerek yazdım.