Duygusal zihin, akılcı zihinden çok daha hızlıdır. Tepkisi, hızlı ve savruktur. Bu hız, analitik düşünmeye imkan tanımaz. Büyük ihtimal evrim içinde hayatta kalmak için anında karar verme zorunluğundan doğmuştur. Bu hızlı algılama, hız uğruna isabetliliği feda eder. Duygunun çağrışımlarında ‘neden-sonuç’ yoktur, ‘hayır’ yoktur.
Böyle zamanlarda akılcı zihin, duygusal zihni mutlak doğru kabul eder ve ona ters düşen hiçbir delili hesaba katmaz. Ancak duygular daha uzun süre içimizde kalırsa ruh halleri olarak devam ederler ve artık ilk andaki gibi davranışları etkileyemezler (Daniel Goleman, Duygusal Zeka, 1995). İşte bu, kavga-tartışma anlarını neden atlatmak gerektiğini açıklıyor.