Hard İK

Blogger’lık ne değildir?

Haşa blogger’lığı kavramlaştırmıyorum. Tanımlamıyorum. Ön koşul koymuyorum. Başka bir şey yapıyorum: Etikler yaratarak onu daha güçlendirmek istiyorum

1) Blogger’lıkta ‘tekdüze üslup planı’ olmaz. Tam bir tarz serbestliği olur. İstediğin gibi yaz. Yeter ki giriş-gelişme-sonuç bölümlü kompozisyon olmasın. Uzun giriş yazıları, tekrarlar, bir türlü bağlanamayan sonuçlar çok sıkıcı.

2) Blogu kimin okuyacağı belli olmaz. Bu bilgi bombardımanında yazınıza dakikalar ayıran saygıyı hak eder. Onun için bilgisizlikten kaynaklanan yazım hatası affedilmez. Çala kalem yazamazsınız. Basit yazım kurallarını bilmemek mazeret sayılmaz. Yok öyle acele enter’lama hakkı (bilerek kullanılan güncel dile karışmam, o ayrı).

3) Blogger sayısı kadar konu zenginliği var demektir. O zaman ne olur malumu ilam etmeyin (bildiğimizi bize söylemeyin). Sizin kendi yaşadıklarınızı okumak için o kadar gözümüz çıkıyor, yoksa derleme bilgileri ben de bulurum.

4) Şimdi trend, blogger’lar eliyle PR. Vallahi yandaş gazetelerden farkı yok. O gün tüm gazetelerin manşeti aynı! Aynı şeyi niye bir sürü blogda okuyayım ki? Ha basın bülteni, ha blog. Nerede farklı yorumlar? Nerede eleştirel bakış? Nerede kişisel gözlem?

Ben hayatımın her ânında özgürlüğü hissetmek istiyorum.

Sadece kendi blogumda yazarken değil, başkalarını okurken de..

Hard İK

İK’nın perde önü ve arkası

Şimdi size bir istek parçası çalıyorum. Kağıt peçetede geldi.

Sevgili dostum @av_alperyilmaz istemiş. Kendisi İK’cıların hısımı olur (iyi bir iş hukuku avukatıdır). Hatta peçetede ne yazılıysa o, yazının adına bile dokunmadım.

Önce bir amaç/kapsam yapayım.

Bu bir yarı anı yazısıdır. Sadece benim deneyimlerimi temsil eder. İK’yı bilmeyen ve heves edenlere bir nevi ‘içeriden bilgi’ sayılabilir. Yaşamakta olanlar da ‘işte hayatınız’ tadında okusun.

İK’nın perde önü, en öz ifadeyle İK zirveleridir. İK’nın podyumu.. Kurum İK’cılarının şekil hali.. Dibiniz düşer. Nasıl bir yüceltme hali anlatamam. Neredeyse bir kitlesel hipnoz olayı.

Diğer bir perde önü de karizmatik İK’cılar. Özellikle önemli kurumların kilit pozisyonlarındaki, gizemli ve biraz gözden uzak prestijli isimler.

Perde önünü sözcüklerle ifade etmek istersek: Neredeyse dipsiz, ağır bilimsel, insana saygı odaklı, bazı yerleri literatür tartışması tadında (ucu açık), diğer fonksiyonların arasında saygın, sayısal iş kültürünün katalizörü gibi..

Şimdi arkaya geçelim.

Anlayamazsınız..

İK’nın en büyük derdi Araf. ‘Bedenime sahip olabilirsin ama’ modu.

Asla göründüğü kadar güçlü değildir. Bir dişli sisteminin orta boy parçasıdır. Bütün kararları ‘temyize açıktır’ (pardon, terimi bilmeyenlere not: Yani yukarının değerlendirmesine tâbidir). Yönlendirme etkisi fena halde durumsaldır; Her kurumda, her olayda, her yöneticiyle değişir.

Gücünün kreşendo yaptığı iki yer var ama.. İlki, işe alma mülakatlarındaki ön seçmeler. Öteki, ücret belirlemelerinde ufak oynamalar (ufak dedim).

İK’nın ‘back office’inde ne sıkıcı işler yapılır bilseniz: Özlük (prosedürler, dev gibi bir SGK iş yükü, İş Kanununun uygulama incelikleri), muhasebesel işler (bordrolar, icmaller) ve tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük bir raporlama yükü (durmadan bir hesap verme hali).

Onun için ortalama finansçı ya da satışçı gibi bir İK’cı profili yoktur. İK’cı sayısı kadar türü vardır. Her birinin hayatı farklı. Kimisi 657’den hallice, kimisi -tamamen riskini kendi üstlenmek kaydıyla – stratejistin dibi.

Sonsözüm yolun başındakilere: Vira bismillah deyin e mi?

Hard İK

Sosyal Medyada en etkili İK’cıları seçme parametreleri

Önce neden parametre dediğimizi anlatmadan edemeyeceğim.

Parametre, yani değişken. Varlığı ve yokluğuyla sonucu etkileyen sebepler. Mesela en etkili İK’cı olmak için blog bir parametre mi diye tartıştık. Sonra dedik ki, hayır.. başka mecralarda da yazmayı tercih ediyor olabilir.

Kriter = Ölçüt, ayırıcı özellik. Bir şeyi diğerleriyle karşılaştırmaya yardımcı olan ölçek. Bir yerlerde jenerik kriterler olsaydı bize sadece ölçmek düşerdi ama bizim gönüllü bir grup olarak kriter yaratma yetkimiz yok.

Faktör = Etmen, etki yapabilen herhangi bir unsur. Bunlar kesin faktör diyebilseydik kullanırdık ama kendimiz belirlediğimiz için bu terim fazla iddialı olurdu

Şimdi anlaştık mı terminolojide?

Ben ekibe önce, hadi parametreler önerin dedim. Sonra ortaya yazılanları herkes olumlu-olumsuz eleştirdi. Hepimiz, kendimize göre sıralandırdık (bu dolaylı olarak, herkesin sonlara attığının elenmesi demekti). Ve en sonunda ben bastım kılıcı Gordiyon düğümüne ve aşağıdaki parametreler çıktı.

Buna göre düşünün ve oy sandığımız olan @enetkili25ik hesabına isimler önerin.

Vurgulayayım: Mevcut bir isim listesini oylamıyoruz, düpedüz herkes istediği gibi isimler önerecek. Biz de her bir isim için skorlama yapacağız ve ilk 25 çıkacak.

İşte önem sırasıyla parametrelerimiz:

1- Sosyal medyada farklı mecraları eşzamanlı kullanma

2- Farklı dijital mecralardaki (blog, web, hatta internette yayınlanan makaleler) yazı sayısı

3- Klout skoru

4- Üslupta anlaşılırlık

5- Kaynak gösterme

6- Konuların güncelliği

7- Kuramsallık/pratiklik dengesi

8- Açık-gizli pazarlama yapmama

9- Kitap tanıtımı ve eleştirisi

Meraklısına not: 4 ve altındakilerini gene kendi aramızda Likert ölçeği denilen bir yöntemle değerlendireceğiz. 

Hard İK

Bir İK  “Mission Impossible ekibinde kimler olur?

Hayal ekibini anlatıyorum. Bu arada not: Sonunda birbirine hiç benzemeyen alâkasız bir insanlar topluluğu olacaklar, şaşırmayın. Önce bir avant-garde kuramcı lazım. İsterseniz ona stratejist deyin. O, araştırmacımız. Yenilikçimiz. Şart değil ama genellikle yöneticiler bu işlevi üstleniyor.

Bir tane özgün platform asistanı lazım. Ona trafiker de diyebilirsiniz, birimin dış yüzü de. Çünkü dış alemle birisinin profesyonelce temas kurmalı. Bu iş tesadüflere bırakılamaz.

Bir tane sıkı mevzuatçı lazım. Bu, mesleğini yapmayan bir hukukçu bile olabilir. O kişinin fiilî adı özlükçü olacak. Bütün SGK ve Bölge Çalışma ilişkileri sorumlusu o olacak.

Bir tane Excel delisi lazım. Artık makroyu ve formül yazmayı uçlarda bilen. Onun da resmi görünüşü bordrocu. Ama asıl ustalığını zam zamanlarında skalaları ve bütçeyi yaparken konuştıracak.

Bir tane süreçci lazım. Ama böyle diyemeyeceğiz için, o da resmen eğitimci olacak. Öyle ihtiyaç analizleri yapacak ki, oradan hem eğitim konuları, hem kariyer yolları çıkacak. Onun da en büyük silahı Visio olacak.

Bir tane ölçme-değerlemeci lazım. Ama bunu ciddi ciddi okumuş olacak. Onu da çok işlevli kullanacağız. Hem performanslarda, hem kurum kültürü izlemelerinde, hem de işe almada.

Bunlardan istediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz. İş yükü başka mevzu.

Budur.

Hard İK

Sosyal Medyada bir “En İyileri Seçme” projesi

AMAÇ

Sosyal medyadaki en etkili 25 İK’cı yı yapılandırılmış bir yöntemle seçmek.

KAPSAM

Sadece seçilme zamanı için geçerli, seçmeye katılan kişilerin sayısı ile sınırlı, seçilenlerin İK konusundaki üçüncü kişilerdeki imajlarını ölçen bir envanter çalışmasıdır.

POLİTİKALARIMIZ

1- Açık oylama

2- Ekip çalışması

3- Önceden ilan edilen ve tüm akış süresince şeffaf süreç

4- Sayısallaştırılabilir değerlendirme yöntemi

5- Başvurusuz ve ön listesiz aday belirleme

SÜREÇ

1- Gönüllü e-ekip üyelerinin belirlenmesi

2- Eylem adımları:

  • Seçme parametrelerinin ortak belirlenmesi
  • Sosyal medyada duyurular
  • Sosyal etkileşim aşaması (ilginin optimizasyonu)
  • Oy sandığı olarak kullanılacak bir Twitter hesabının açılması
  • Verilerin işlenmesi

ÇAPRAZ KONTROL NOKTALARI

  • Toplam tweet sayısı
  • Blog yazı sayısı
  • Blog ortalama görülme sayısı
  • Klout skoru
  • #iksohbeti’ndeki RT/fav sayısı

EKİP ÜYESİ GÖREVLERİNİN (ROLLERİNİN) DAĞILIMI

  • Duyuruların ve sosyal etkileşimin yönetimi
  • Back-office yönetimi (oy verme hesabının takibi ve raporlaması)

TAHMİNİ SÜRE

İki hafta.