Haşa blogger’lığı kavramlaştırmıyorum. Tanımlamıyorum. Ön koşul koymuyorum. Başka bir şey yapıyorum: Etikler yaratarak onu daha güçlendirmek istiyorum
1) Blogger’lıkta ‘tekdüze üslup planı’ olmaz. Tam bir tarz serbestliği olur. İstediğin gibi yaz. Yeter ki giriş-gelişme-sonuç bölümlü kompozisyon olmasın. Uzun giriş yazıları, tekrarlar, bir türlü bağlanamayan sonuçlar çok sıkıcı.
2) Blogu kimin okuyacağı belli olmaz. Bu bilgi bombardımanında yazınıza dakikalar ayıran saygıyı hak eder. Onun için bilgisizlikten kaynaklanan yazım hatası affedilmez. Çala kalem yazamazsınız. Basit yazım kurallarını bilmemek mazeret sayılmaz. Yok öyle acele enter’lama hakkı (bilerek kullanılan güncel dile karışmam, o ayrı).
3) Blogger sayısı kadar konu zenginliği var demektir. O zaman ne olur malumu ilam etmeyin (bildiğimizi bize söylemeyin). Sizin kendi yaşadıklarınızı okumak için o kadar gözümüz çıkıyor, yoksa derleme bilgileri ben de bulurum.
4) Şimdi trend, blogger’lar eliyle PR. Vallahi yandaş gazetelerden farkı yok. O gün tüm gazetelerin manşeti aynı! Aynı şeyi niye bir sürü blogda okuyayım ki? Ha basın bülteni, ha blog. Nerede farklı yorumlar? Nerede eleştirel bakış? Nerede kişisel gözlem?
Ben hayatımın her ânında özgürlüğü hissetmek istiyorum.
Sadece kendi blogumda yazarken değil, başkalarını okurken de..