Leon Festinger.
1989’da 69 yaşında ölmüş Amerikalı bir sosyal psikolog.
Hep New York’da yaşamış.
Wikipedia’ya göre ateist.
Bilişsel çelişki (cognitive dissonance) diye meşhur bir kuramı var.
Ne dediğini tam anlamanız için, ben şimdi size -onun kuramının biraz dışına çıkarak- adım adım anlatayım. Mantık önermelerini birbirine bağlayın.
1- İlke olarak hafızamızdaki veriler, tutumları; tutumlar da davranışları oluşturur. Dolayısıyla davranışlarımız, tutumlarımızın ipucudur. Aralarında nedensellik bağı olduğu varsayılır.
2- Bazen içinde bulunduğumuz ortamdan ya da belirli koşullardan etkilenerek davranışlarımızı isteyerek veya istemeyerek ayarlayabiliriz. O zaman, davranışla tutum arasındaki bağ geçici olarak kopar. Zorlandığımızda istemeden itaat etme veya içinde bulunduğumuz ortamdan etkilenip gönüllü uyma davranışı göstermemiz gibi.
3- Bazen zorlanmadan da, tutumlarımıza uymayan bir ‘davranış seçtiğimiz’ olur. O anda öyle gerekmiştir, çok düşünecek zaman yoktur, başka bir nedenle öyle yapmayı tercih etmişizdir.. Bizim dışımızdaki durumlar öyle gelişmiştir.. Her neyse, yapmışızdır işte.
4- O zaman kendi davranışımıza bir gerekçe bulma ihtiyacı doğar (Festinger’in kuramı buna bilişsel çelişkiden kurtulma diyor). Yani zihinsel akış ters döner: Tutum davranışa yol açacağına, davranış kendi tutumunu yaratır.
5- Gerekçenin türleri olur. Mümkünse kendi dışımızdan bir kulp bulabiliriz (birisini kırmamak, ayıp olmaması falan gibi). Bunu bulamazsak kendi içimizde değişiklik yapmaktan başka çaremiz kalmaz: Kendi tutumumuzu değiştiririz (tam burada açılış müziği girer). Yani kendini kandırmanın ta kendisi!
Güncel örneklerle biraz neşemizi bulalım.
Mesleğiniz bir dar boğazdan geçmektedir. Bildiklerinizin aksi olmaktadır. İşinize olan saygınızın aşağılanması, içinizde bir çelişki yaratmaktadır. Mesleğinizden vazgeçecek değilsiniz ya, o zaman Amerikalı bir savcının normal sözlerine verdiğiniz önem, çelişkiyi azaltacak mükemmel bir iç ayarlama olacaktır (avukatlar, size söylüyorum).
Bir yönetim pozisyonuna atanırsınız. O güne kadar sürekli vızıldandığınız, kuruma olan kızgınlıklarınızı artık rahatça ortalıkta söylememeniz gerekir. Konumunuzun bir ağırlığı var değil mi? E o güne kadar eleştirdikleriniz ne olacak? Onlara da içinizde kendinizi inandırıcı açıklamalar bulmanız gerekecek: Finansal açıdan buna mecburuz.. Öncelikler var tabi.. Herkesin her yapılanı beğenmesi mümkün değil ki..
Pazarlama hedefleriniz vardır. Tamam, müşterileriniz sıkışsa kendini kandırmayı gayet güzel becerir ama hiçbir çelişkiye düşmemesi lazım. GDO çelişkisi mi yaşıyor, her şeye organik dersiniz. Dini inancına ters düşen kaygıları mı var, helal kesim dersiniz. Şişmanlatacağını mı düşünüyor, her şeye light dersiniz.
Yani diyeceğim odur ki, hayatımız Festinger.