Kızları 9 yaşındaydı. Öyle bir yaş ki, ne tam çocuk, ne tek başına evde bırakılacak yaş. Birgün apartman görevlisinin karısı temizliğe yardıma geldiğinde öylesine ona anlatmıştı. Ondan samimi bir öneri geldi: ‘Bizim kız gelsin abla, yoldaşlık yapar ona, dersini de burada çalışır, gözün arkada kalmasın bırak çık sen, onlar otururlar’.
16 yaşındaymış. Annesine, babasına yardım ederdi bazen. Görürdü. Okuldan öğleden sonra erken geliyormuş. Mahallede, yakınlarda. Bir gün önceden söyle, doğrudan size gelir dedi.
Zaman içinde ona çok alıştılar. Onlardan biri olmuştu. Kaç defa akşam kal yemeğe dedi, kalmadı. Anneme yardım edeceğim, ineyim ben demişti.
Kocasına sormuştu, ne yapalım bu kıza, biraz para mı versek diye. Kocası, sen bilirsin dedi. İlgilenmemişti aslında. Sonra kendi fikrinden vazgeçti. Genç kızdı, hassasiyetleri olabilir, kırmayayım dedi. Annesine de bir türlü soramadı.
Birgün okul dönüşü gene doğrudan yukarı gelmişti, o zaman dikkatini çekti, iki defterle kalem kutusu elindeydi. Oradan aklına geldi, bir hediye almak en güzeli. Belki bir sırt çantası? Kullanır mıydı acaba? Nasıl bir şey isterdi? Genç kız sayılırdı artık, çocuk işi bir okul çantası olmaz. Kendi de hep sırt çantası kullanırdı, kendiminkilerden birini vereyim dedi. Sevdiği bir çantası vardı, eski değil ama eski tip, tam vintage.
Uygun zaman kolladı, sordu. İster misin bunu, bak arkadaşların sorarsa anlatırsın, eski taklidi, hem ilgilerini çeker dedi. Hayır diyemedi, evet de demedi, bilmem ki dedi. Bu, kocaman bir evetti. Bulmuştu ona güzel bir hediye.
Artık onunla okula gidiyordu.
Kendi kızının odasındaydılar bir akşam üstü. Çanta da oda kapısının önünde. Kocası geçerken fark etmiş, yüksek sesle sordu, bu senin çantan değil miydi? Sesini alçaltarak, evet dedi, ona verdim.
Kocası aynı ses tonuyla, sevdiğin bir şey değil miydi, niye onu verdin ki dedi.
Kızın duyabileceği yükseklikte çıkmıştı sesi. Çok duyarsızcaydı. Engelleyemediği bir salvo olmuştu bu.
Hızlı düşündü.
Aynı doğallıkla ve içeriden duyulacak bir tonda cevap verdi kocasına: O ikimizin de. İstediği zaman iade eder, ötekini alır. Biz bunları konuştuk, sen karışma.
Gene yarı dinledi, yürüdü gitti salona.
Hırslanmıştı, gerçekten böyle yapacaktı. Hediyenin kapsamını genişletmişti. Büyük bir zevkle ötekini de paylaşacaktı.
Ve teklif içeri gitmişti bile.
Akşam çıkarken göz göze geldiler. Kız utanarak gülümsedi, çok teşekkür ederim dedi.