Kurumlar İK’cısını ararken olayı kurbağayı öpecek prense döndürüyor.
İşi almak isteyen adaylar da, kendilerinden beklenenleri dolgu söz kabul edip dinlemiyor.
Sonrasında acemi genç evlilerinki gibi ilişki şoku yaşanmaya başlıyor: Ucu açık taleplerle, kifayetsiz küçük dünyaların yüz yüzeliği!
Bu iletişim kazasından en olumsuz etkilenen İK’nın imajı ve ekmeğini kazanmaya çalışan birkaç masum insan. İK’nın, her kurumun içindeki misyonunu açıklığa kavuşturmak lazım. Bu misyon, iki uç arasındaki yelpazededir: özlük işleri sorumluluğu ile üst düzey stratejistlik.
Pragmatik sonuç: prensi unutun, yelpazenin üzerindeki doğru yerdeki İK’cınızı bulun.