Hadi içini dolduralım biraz. Bilişsel kuram der ki, bizi tutumlarımız yönetir.
Yani deneyimlerimize göre davranırız. Tutumlarımız bize -çoğu kez- planlanmış davranış seçtirirler (meraklısına bkz. Ajzen kuramı).
Yönetim ilişkilerinin kalitesini belirleyen de karşılıklı davranışlar.
Bazen istemeden, bazen planlı.
- Niçin bazen konuşmuyor?
- Niçin yanımıza gelip hatır sormuyor?
- Niçin açıkça takdir etmiyor?
- Niçin bitti mi diyor?
- Niçin uzun anlatımlardan sıkılıyor?
Kurcalarsanız her birinin bir karşılığı vardır.
İşte üslup uyumu; bunlardan gücünüzün yettiğini deşifre etmek, elinizden geliyorsa karşı davranış geliştirmek hatta belki biraz karşınızdakini değiştirmek demektir.
Kendimden örnekler.
Sabah kahvemi içme ânım kutsaldı. Dokunmasınlar isterdim. 15-20 dakikacık.
Yemek yerken konuşamam. Tabakhaneye o işi de yetiştirmeyiverelim, boğazıma dizmesinler şu lokmaları.
Gereksiz gaz sevmem, n’olmuş yani zırt pırt takdir etmiyorsam?
Bölümde dolaşmak, eğilip küçük şablon sorular sormak bana çok şekil gelirdi. Yapmıyacağım işte.
Sündürerek konuşmalar beni boğuyor. Uzatmasınlar.
Bir iş istediğimde bana ara bilgi versinler. Başlamadım daha’yı bile kabul ederim. Yeter ki sessizliğe gömülmesin, yoksa beni kasıyor.
Bunları anlamak, bunlara göre davranış geliştirmek yöneticiyi yönetmektir.
Somut oldu mu?