N’olur kusura bakmayın katır kutur ders gibi olacak. Özel ilgi alanımdır. Meraklısına. Pek çıtır bir yazı olmayacak, anlaşılması kolay bir şey bekliyorsanız -bu defalık- baştan bırakın okumayı.
Kurum kültürleri ancak ölçerek yönetilebilir. Kesin bilgi. Kendi jargonu ve süreci vardır. Buyurun.
1) Bu işin bismillahı hedeflenen kültürün içeriğinde anlaşmak. Yani ortak anılardan gelen veya sosyal olarak insanların birbirine bulaştırdığı kolektif tutumların içinden istediklerimizi seçmek. Bunun teknik adı, kültür boyutlarının belirlenmesi. Korku mu, bağlılık mı, motivasyon mu, inisiyatif cesareti mi, müşteri algısı mı? Seçmenin bin tane yolu var.
2) Seçilen boyutlar bir strateji örneğidir. Yani demiş oluyorsunuz ki, ileride bunlara odaklanacağım. Şimdi ölçme yöntemine hazırlanma vakti gelmiştir. Çoğunluğun yaptığı gibi Likert ölçeği kullanacaksanız en hayati iş ‘ifade’leri belirlemek. Bilmek isteyene not: İfadeler varsayılan birer düşüncedir. Bu aşamanın önemini bilmem şu cümle ifade edebilir mi?: Neyi sorarsanız onu ölçersiniz.
3) Sonra ölçme aşaması. Tam uzmanlık isteyen bir operasyonel iş. Ohoo, güvenilirlik testi yapılacak, tercihen algoritma yazılımı hazırlanacak, kurum içinde organizasyonu planlanacak.. Ben hep bu aşamada akademisyenlerle çalışmayı tercih ettim. Ama bir şartla: Onlara ne istediğimi ben anlatacağım, onlar olaya doğrudan girmeyecek. Projenin ve insanların sinirinin sağlığı için. Yani..
4) Şimdi işin en zevkli aşaması: Envanter bulgularını infografiklere yerleştirmek. Bunun tek başına bir know-how olduğuna inanırım.
5) Ve crescendo: Bulguların doğru gruplarla birlikte yorumlanması. İşte bu, gelecekteki kurum kültürünün tasarlandığı andır. Bu aşamada karar verilen her şeyin günah ve vebali sonra çıkar. Onun için katkıda bulunanların ve moderatörlük yapanın sorumluluğu ağırdır.
6) O anlı şanlı, çoğu kez uydurulan kurumsal değerler aslında böyle bulunur. Şimdi yeni bir yol ağzına gelinmiştir: Nasıl yayacağız ve benimseteceğiz? Şu kadarcığını söyleyeyim, 4 tane etkili yöntemi var. Ama bir şartla: Ya üst yönetim olarak adanarak, ya hiç. Benimsetmekte eğitimin rolü ikincildir. Önce yönetim teknikleri gelir. Bu, -o sinir popüler deyimle- algı yönetimidir. Hatta reklamcılar/pazarlamacılar, İK’cılardan daha çok bu işten anlar.
7) Kültürel değişimin sürdürülebilirliğinin tek yolu sürekli ölçmektir. İster tekrarlanan envanterlerle, ister KPI’larla. O da başka konu.
Budur. Zahmetli, uzun ve önemli. Yani öyle pek bilmeden kurcalamaya gelmez.