Kaderimizse zevk almak lazım demeyeceğim; Şu, tüm zamanların belalı konusunu iyileştirebilmek için görünmeyen sebeplerini iyi anlamamız gerekir.
En büyük sorunu söylüyorum: Çağrışımlarla konuşma konularını zaplamak. Zihinsel rafting. Bellekten çağırılan bir bilginin zihnimize gelme çabukluğundan bahsediyorum. Kavramın adını bilmeseniz de olurdu ama buna tutumun ulaşılabilirliği denir. En önemli sonucu, içinde bulunulan durumun algılanışını etkilemesidir. Bellekle bağlantı, tutumlarınızı otomatik olarak aktif hale getirir. Harekete geçirilince de o andaki davranışlarımızı etkiler. Yani toplantı sırasında, her ilerleyen an orada olanların zihninde uyuyan tutumları uyandırır ve çoğu kez denetim dışı bir konuşma kaosunu tetikler.
İkinci belamız: Kalıplaşmış tutumlar. Bu bir nevi bellekte sakladığımız dağınık bilgilerin özeti. Az bildiğimiz bir konuda kalıp tutumumuz bize kestirme fikir verir. O anda ne diyeceğimize böyle karar veririz. Gerçeği kendimize göre tanımlamış oluruz (hani şu her konuda fikri olanlar bunlardır işte). Gayet normal bir zihinsel işleyiş biçiminden bahsediyorum. Zihnimiz eksik bilgiyi tamamlayarak davranışlarımızı ayarlama ihtiyacını sağlar. Kimsenin hakkını yemeyelim, bunların çoğu kolay değişebilen sağduyulu tutumlardır. Yeter ki değişmelerini sağlayacak o yeni bilgi bize servis edilsin, ya da bir zahmet biz dışa kapanmayıp onu arayıp bulalım.
Bunlardan çıkan vahim sonuç: Toplantılardaki o aşamadığımız dağılmalar aslında zihnimizin normal çalışma biçimi yüzünden. Kafalar gidiyor!
Toplantılardaki düşünce raftingine engel olmanın iki tane ilacı var.
1) Farkındalık. Anlamı şu: Bir davranışımızla ilgili tutumumuza odaklanmak. Bellekten otomatik çağırmadan, kendi seçtiğimiz tutumun davranışımıza öncülük etmesine bilerek izin vermek.
2) Zorlandığımız davranışa gerekçe bulma ihtiyacı. Yani tutumun davranışa yol açması değil, davranışın kendi tutumunu yaratması. Bir davranışa sübjektif bir gerekçe bulmamız. Yani gönüllü olarak kendi tutumumuzu değiştirmemiz. Mesela toplantı gündemiyle gelme ve konu dışı konuşmamaya zorlandıkça, gittikçe bununla ilgili tutum değişikliği de başlayabilir.
Kahrolsun bitmeyen, lagaluga dolu, doğru dürüst bir sonuca bağlanmayan toplantılar.