Malum, Frigya kralı Gordios atmış o düğümü (tanırsınız, şu meşhur eşek kulaklı Midas’ın babası). Onu kral yapan kehaneti sürdürmüş. Bunu çözebilen benden çok daha büyük olacak demiş. Büyük İskender, sırf merakından denemiş, yapamamış, sinirlenip basmış kılıcı.
Sonra tarihte kimisi, sayılmaz ki, bak zaten ceza olarak 33 yaşında hastalıktan öldü demiş. Kimisi de, ölünceye kadar fethettiği yerlere bak, daha ne başarı olsun demiş.
***
Çılgın bir proje ekibi oluşturmuştum. Cinsleri topladım içine. Bir nevi mission impossible ekibi. İçlerinden ikisi başladı beni yemeye. Ben onunla çalışamam.. o bilmez.. o şöyledir diye. İkisi de gerekliydi aslında. Başkalarını da duraklattılar. Kısa süre sessiz kaldım. İkiniz de azatsınız, başka sefere dedim. Kalanlara da haydi yürüyoruz dedim.
***
Fazla büyük bir işti. Bir sürü bürokrasisi vardı. Baştan anlattım. Öyle bir konumlandırma olmalı ki, onlar yapacak, ben geçici yönetici gibi olacaktım. Belli bir noktaya gelince de yumuşak geçişle devredecektim. Ama zaman içinde kılcalına kadar ayrıntıya soktular beni. Çırpındıkça içine çektiler. Danışmansın, sen yap biz seyredelim oldu. Birgün Büyük İskender’in hissettiğini hissettim ve..
***
Bize iletişim anlat, birbirimizle konuşmuyoruz dediler. Olur ama yetmez dedim. En fazla insanlara, onlardan beklenen davranışı anlatabilirim, bir eğitim onların konuşmama tutumunu değiştiremez dedim. İletişimsizlik bir semptomdur, esas sebep kurum kültüründe, süreçlerde, belki de yönetim hatalarında olabilir dedim. Hı hı, sen başla bakarız dediler. Gene Büyük İskender oldu:)
Bilmem anlatabiliyor muyum?
Artık kalanını siz bağlarsınız.